ARVAS |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AHISKA KATLİAMI
Sürgün (1944) :
Kaynaklardan öğrendiğimiz bilgilerden anlaşılıyor ki; Ahıska Türlerinin sürgün edilme düşüncesi Rus yöneticileri tarafından 10-15 yıl öncesinden planlanmaya başlanmıştır. Çünkü 1921 yılından sonra komünist Sovyet yönetiminin, Ahbaz, Asetin ve Acarkara Özerk Cumhuriyet kurma hakkı tanırken, Ahıska Türklerine bu hakkı tanımaması; 1930’lu yıllarda halkın lideri durumunda olan binlerce aydın ve din adamının hapse atılması; 1940 yılına kadar diğer özerk cumhuriyetlerden askere alınmayıp ancak Rus-Alman harbinde 40 bin civarında kişinin Alman cephesine gönderilmesi ve geri kalan kadın ve ihtiyarlara da demir yolunun yaptırılması gibi olay ve uygulamalar gösteriyor ki, sürgün olayım daha önceden hazırlanmış bir planı tam istedikleri anda gerçekleştirmişlerdir.
Bilindiği gibi 1944 yılı Mayısında hazırlanmış olan bir belgeye göre, önce Ahıska Türklerini, SSCB üyesi olan Gürcistan’ın sarh ilçelerine (Rayonlarına) nakletmek kararı alınmış. Ancak daha sonra büyük ihtimalki, bu karar halkın kafasını karıştırmak ve meşgul etmek için hazırlanmış sahte bir belge olduğu ortaya çıkmıştır. Öyle anlaşılıyorki, gerçek niyeti ve planı gözlemek suretiyle ortaya çıkacak tepkiyi ölçmek gibi gayelerle aslı olmayan bir şaiya ortaya atılarak halkın zihni bulandırılmış ve dikkatler başka tarafa çekilmeye çalışılmıştır. Daha sonra, aynı yılın Temmuzunda yeni plan tasdik olunuyor. Tasdik edilen bu yeni kararda, ahaliyi Gürcistan Cumhuriyetinden dışarıya çıkarmak, Orta Asya ve Kazakistan’a sürmek planı açıklanıp uygulamaya konuluyor. Bu plana Kültlerde ilave ediliyor.[3]
Stalin’in kendi ülkesini dev bir kampa, hapis haneye çevirdiği zamanlarda Almanya Rusya’ya saldırdı. İkinci Dünya savaşının doruğa ulaştığı dönemde cepheden çok uzak olmalarına rağmen Ahıska Türkleri de Savaştan nasiplerini aldılar. Yaklaşık olarak cepheye 40 bin asker veren Ahıska’da tarımda çalışabilecek erkek kalmamıştı.
Sovyetler birliği uğruna savaştan bir Ahıska Türklerinin 25 bin kadarı savaşta öldü. Savaştan dönenlere gelince Allah hiç kimseye kazanılan bir zaferden sonra böyle bir dönüş göstermesin.
Bu talihsiz askerler köylerinde kimseyi bulamadılar. Boş evler, kimsesiz sokaklar, başı boş dolaşan köpeklerle yabanileşmiş kedilerden başka. Onlar bir gaye uğruna savaşırken, kanlarını canlarını verirken vatanları, anayurtları Ahıska’da, köylerinde bıraktıkları anneleri, babaları, çocukları sürgün edilmiştir.Savaş sonrası ödüllerini böylece almış oldular. Artık vatan yoktu, anneler babalar yoktu. Çoluk çocuk yoktu. Ahıska’nın bütün nüfusu Orta Asya’ya sürülmüştü. Almanya’yı yenip mağlup eden askerler bu defa Orta Asya’da şehir şehir, köy köy dolaşarak yakınlarını aramaya başladılar.
Evet, yıllarca süren ve sürecek olan bu çilenin son derece hüzünlü hikayesine gelince;
Ahıska Türkleri 1944’de Sovyetler Birliğinde sürgüne uğrayan halkların kervanına en sonuncu olarak katılmak zorunda bırakıldılar. Türklerin Ahıska’dan sürülmesine sanki tahliye imiş gibi bir resmiyet kazandırıldı. Türkiye ile savaş tehlikesi varmış diyorlardı. Halbuki diğer sürgün edilen halklar (Kırım tatarları, Almanlar, Karaçay, Balkarlar, Çeçen-İnguşlar) müstevli Alman ordularıyla işbirliğini yapmakla suçlanmışlardır. Fakat Ahıska Türkleri bu nevi bir suçlamaya maruz tutulamadılar ve tutulmalarında imkanı yoktu. Çünkü onların bulunduğu bölge ile Almanların hiçbir şekilde teması olmamıştı. 1944 yılı Kasımında Almanya’ya karşı batı Avrupa’da bile cephe açılmış iken Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile savaşa girmesi düşünülemezdi.
Fakat yine de Devlet Savunma komitesinin İ. Stalin tarafından imzalanan 31 Temmuz 1944 tarih 6279 sayılı "gizli" yazısıyla Ahıska bölgesinin Müslüman nüfusu yeniden "Türk" diye adlandırılarak top yekûn sürgüne tabi tutuldu.
Rasim Bayraktar’ın Ahıska 21. Yüzyılda insanlık dramı adlı eserinde bu belgeye yerleşmiştir. Belge şöyledir:
BELGE l
DEVLET SAVUNMA KOMİTESİ KARARI
31 TEMMUZ 1944
MOSKOVA-KREMLİN
SAYI: 6279
Başkan sayın MEHMET OĞUZ
Gürcistan SSC devlet sınırını korumak üzere gereken koşulların sağlanması için Devlet Savunma Komitesi, aşağıdakileri kararlaştırmıştır.
1) Gürcistan SSC’nin sınır şeridi olan Ahıska, Adige, Aspinza, Ahılkelek ve Bağdanovka noyanlarıyla Acaristan Özerk SSC’den Türk, Kürt ve Hemşinli olmak üzere toplam 86.000 kişiden oluşan 16700 hanelik nüfustan, 40.000’i Kazakistan’dan SSC’ye 30.000’i Özbekistan SSC’ye ve 16.000’i de Kırgızistan’a tahliye edilsin.
Tahliye, SSCB Hal İçişleri Komiserliğince gerçekleştirilsin, SSCB halk içişleri komiserliği (Yoldaş Beriya) tahliye işini 1944 yılı Kasım ayında gerçekleştirilsin.
2) Gürcistan SSC sınırı bölgesinde tahliye edilen göçmenlere bütün değerli şahsi eşyalarını paralarını, ev eşyalarını, giyecek, ayakkabı, kap kaçak, mobilya vb. ve aile başına azami 1000 kg olmak şartıyla yiyecek olmalarına izin verilsin.
3) Sınır şeridinden tahliye edilen göçmenlerin kendileriyle beraber olmayacakları tarım ürününün, ev hayvanlarının, tarım araç, gereç ve aletlerinin diğer gayri menkullerin teslim alınması için SSCB halk toprak mahsûlleri komiserliği ve Halk Maliye Komiserliğinin iştiraki ile Gürcistan SSC Halk Komiserliği Şurası Başkan Yardımcısı’nın başkanlığında (Yoldaş Khoştariya) komisyon kurulsun.
Adı geçen komisyon, tahliye edenlerin bırakacakları mal ve diğer eşyaların tamamını teslim alacak, bıraktıkları tarım ürünleri, hububat, kuş, ev hayvanları ve meyve bahçeleri karşılığında göçmenlere her hane için ayrı olmak üzere takas makbuzu verecektir. Makbuzda bahçelerin tahmini değeri gösterilecektir. Teslim olma işleri şöyle yapılacaktır: atları SSCB halk tarım komiserliği, diğer hayvanları ve kuşları SSCB Halk Et, Süt Sanayi Komiserliği, tarım ürünleri ve hububatı SSCB Halk Tedarik Komiserliği makamları, geri kalan bütün diğer emlak ve meyva bahçelerini ise Gürcistan SSC Halk Komiserleri Şurasının kararıyla yerel makamlar teslim alacaklardır.
4) Kazakistan SSC (Skvortsov ve Undasinov yoldaşlar) Kırgızistan SSC (Vapov ve Kulat ev yoldaşlar), Özbekistan SSC (Yasupov ve Abdurrahmanov yoldaşlar) Kominist Partileri Merkez Komiteleri ve Halk İçişleri Komiserlikleri ile beraber gelecek göçmenlerin kabulü, ilerlemesi ve devamlı iskan ve istihdamları ile ilgili gerekli önlemler alınacaktır.
Ayrıca;
a) Gelecek göçmenleri kolhozlara yerleştirmek üzere kolhozlara gereken konutların hazırlanması icabında tamiri ve kış şartlarına göre ayarlanması.
b) Göçmenlerin ve eşyaların demir yolu istasyonundan yerleştireceği mıntıkaya taşınması için gereken araçların hazır bulundurulması.
c) Gelen göçmenlere, ev etrafından küçük toprak (arazi) ile gereken ufak tefek aletlerle teçhizi için gerekenler temin edilecektir.
Bu hazırlık işleri (Kasım 1944 tarihine kadar tamamlanacaktır).
5) Göçmenlerin Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan SSC’ye taşınmaları için Halk Ulaştırma Komiserliği (Yoldaş Kuganoviç), gereken katarları temin etmek ve SSCB Halk İçişleri Komiserliğinin emri üzerine istasyonlara zamanında sevk etmekle görevlendirilsin. Göçmenlerin Cumhuriyet sınırları içinde taşınması Gürcistan SSC Halk Komiserleri Şurası isteği ile gerçekleştirilsin.
6) Özel tahliyeye tabi tutulan göçmenlerin yolda iaşelerini temin etmek üzere SSCB Halk Komiserliği görevlendirilsin. SSCB Devlet Planlama Komitesi talep üzerine SSCB Halk Ticaret Komiserliğine gıda malları fonu tahsis etsin ve böylece özel tahliyeye tabi tutulan nüfusun yol sırasında iaşesi temin edilsin.
7) Göçmenlere yolda iskan mahallinde sağlık hizmetleri verilmesi için SSCB Halk Sağlık Komiserliği (Yoldaş Miteryov) görevlendirilsin.
Göçmenlere ellerindeki mübadele makbuzları karşılığında kendilerinden teslim alınmış ev hayvanları yerine aşağıdakilerin verilmesi üzerine SSCB Halk Ziraat Komiserliği (Yoldaş Andreyev), Halk Et ve Süt Sanayi Komiserliği (Yoldaş Smirnov) ve Halk Tedarik Komiserliği (Yoldaş Subbotin), Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan Halk Komiserleri kurullarıyla beraber görevlendirilsinler:
a) l Mayıs 1945 tarihine kadar sığır, manda, koyun, keçi ve kümes hayvanları,
b) l Nisan 1945’e kadar buğday, arpa ve diğer besinler ,
c) l Ocak 1946 tarihine kadar göçmenlerin iskan edildikleri kolhozlara (çiftliklere) atlar.
Bunlar şahsi makbuzlarda yer alan miktar ve nitelikte teslim edilecektir.
9) SSCB Ziraat Bankası (Yoldaş Krastsov) Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan’a gelen göçmenlere yerleşmek, ikamet ve ibade etmek için hane başına yedişer bin rulde, yedi yıl vadeli kredi versin.
10) İşbu kararın I. paragrafı uyarınca göçmenler çiftçiler olarak 1945 yılında para vergilerinden, devlete verilen aynı vergilerden ve resimlerden muaf tutulsun ve önceki yerlerinde bırakılmış alacakları bahçe ve bağların bedelleri SSCB Halk-Ziraat Komiserliği ve Gürcistan SSC Hükümetinin belirleyeceği fiyatlar üzerinden kendilerine ödensin.
11) Gürcistan Halk Komiserleri Kuruluna adları I. paragrafa geçen sınır reyonlarına (ilçelerine) toplam nüfusların azami 32 bin kişi olmak kaydıyla Gürcistan SSC’nin toprak sıkıntısı bulunan diğer bölgelerinden 7 bin hane iskan etme müsadesi verildi. Bunların adı geçen bölgeye iskanı, gerçek yekpare çiftlik (kolhozları) gerekse de münferit haneler olarak gerçekleştirilsin. Sınır şeridindeki iskan yerli Halk İçişleri Komiserliği sınır kuvvetleri, Gürcistan Bölge Komutanlığı ile mutabakat halinde tespit edilsin.
12) Gürcistan SSC’nin toprak sıkıntısı çeken bölgelerinden adı geçen sınır bölgesine iskan edilecek halkın geçin sorunları ve yerleşme meselelerini çözmek amacıyla Gürcistan Hükümetine şunlar müsaade edilsin.
a) Sınır bölgelerinde yeniden kurulan kolhaz çiftliklerine, buralardan tahliye edilmiş olan nüfusa ait kamu ve ferdi yapıların tamamına karşılıksız olarak devretmek eski halktan geri kalan tarım mübadelelerini ve araçlarını beş yıl vadeli kredi şeklinde yeni getirilen haneleri teslim etmek.
b) Bölgeye iskan edilen çiftçilere sınır bölgesi için uygun görülmüş miktarlara arsalar dağıtmak.
c) Buradan tahliye edilmiş nüfustan kalmış. Kamu ve özel bahçe ve bağları 7 yıl vadeli kredi şeklinde yeni iskan edilen haneler devretmek.
d) Bu bölgeye iskan edilen nüfusu, 1945 yılında her türlü vergilerden muaf tutmak
e) İskan edilenlere Gürcistan Hükümeti imkan ve fonları çerçevesinde ev hayvanları vermek.
f) Boşaltılan bölgeye, yeni iskan edilecekleri parasız nakletmek, Taşıma masrafları Gürcistan Hükümetine özel olarak ayrılmış miktarla karşılanacaktır.
g) Yeni getirilecek nüfusun iskanının, buralardaki nüfusun tahliyesi bittikten hemen sonra Kasım ayında başlamak ve üç ay içinde tamamlamak.
13) SSCB Halk Maliye Komiserliği (Yoldaş Zverev)
a) Özel tahliyeye tabi nüfusun depostasyonu, taşınmaları ve Orta Asya’da iskan edilmeleri için SSCB Halk İşleri Komiserliğine 30 milyon ruble ve ayrıca boşaltılan sınır bölgesindeki kolhozlara yeni hanelerin iskanı içinde Gürcistan Halk Komiserleri Kuruluna 4 milyon ruble tahsis etsin.
b) SSCB Halk Ziraat Komiserliği, Halk Tedarik Komiserliği ve Halk Et ve Süt Sanayi Komiserliği ile beraber Gürcistan SSC’den tahliye edilen nüfusu ev hayvanları, kümes hayvanları ve bırakıp gittikleri diğer mal varlığı, gıda, emlak, araç ve gereçlerin bedellerini ödemek konusunda SSCB Halk Komiserleri Kuruluna teklif getirsin ve adı geçen Komiserliklerin tahliye işlemi için yaptıkları harcamaların karşılanmasıyla ilgili önerge hazırlansın.
14) Gıavneftsnab (Petrol Ofisi, Yoldaş Şirokov) Ekim ve Kasım aylarında özel tahliye işlemlerinin gerçekleştirilmesi için SSCB Halk İçişleri Komiserliğine 750 ton, Kazakistan Hükümetine 75 ton, Kırgızistan Hükümetine 35 ton, Özbekistan Hükümetine 100 ton fon dışı benzin tahsis etmekle görevlendirilsin.
Devlet Savunma Komitesi Başkanı
İ.V. STALİN
Sürgün edilmelerinin gerçek sebebi bugün de anlaşılmamıştır. Ama şu düşünceler ileri sürülebilir. Ahıskalılarm Türkiye’ye sınırdaş bir bölgede yaşayarak, Türkiye’ye muhabbetle bakmaları ve herhangi bir Türk mübadelesinde bu bölgede Türkiye’ye yardımcı olma ihtimalleri, ayrıca yüzyıllar boyu bölgeyi Türklerden temizlemek isteyen Ermenilerin Moskova’ya uyguladıkları baskıları sürgün sebepleri arasında sayılabilir. Mesela Kırım’ı Türksüz bırakmak kastıyla yapılan sürgünde Kırım’m birgün Türkiye’nin sıçrama tahtası olma ihtimali idi diye düşünülebilir. Kısacası Sovyet yönetiminin Ahıska Türklerini Almanlarla işbirliği yaptıklarından dolayı ibret ve cezalandırma için sürmediklerini kolaylıkla söyleyebiliriz. Bu sürgünün ardında da hiç şüphesiz başka sebepler gözlenmektedir.
Ahıska Türkleri sürüler iken onlara "Sizleri Alman tehlikesinden korumak için başka yerlere naklediyoruz" gibi bir bahanenin de öne sürüldüğü de bilinmektedir. Ahıska Türkleri bundan sonra Orta Asyadaki Türk Cumhuriyetlerine (Kazakistan ve Özbekistan) dağıtılmışlardı.
Sürgün olayı Ahıska köylerinin bir gece içinde boşaltılması ile başladı. Askeri kamyonlar halkı demiryoluna getirdiler. Askerlerin kontrolünde gerçekleştirilen sürgün, halkın, önceden hazırlanmış kargo vagonlarına bindirilmeleriyle adeta son buldu. Çünkü bir çoğu vagonlardan sağ çıkamayacaktı.
Nuru Feyzullayeva şöyle diyordu; "Gece askerler köyümüzün evlerini birer birer kontrol altına aldılar ve 2 saat içinde toparlanmamızı emrettiler. Neden sürüldüğümüzü kimse bize anlatmadı. Subaylar sadece "Biz vazifemizi yapıyoruz" diyorlardı. "Böyle emredilmiştir" 220’ye yakın Ahıska köyünün Türk Müslüman nüfusu bir gece içinde böylece Orta Asya’ya sürüldü. Bu sürgünün insanı tiksindiren ayrıntıları bir gün mutlaka yazılacak, kamuoyuna duyurulacaktır. Latifşah Baratoğlu anılarında şöyle diyor; Sanki kıyamet günü gelmişti. Çabukça toparlanmış halk, sokaklarda kamyonları bekliyorlardı. Demiryolunda yüzlerce insanın nalefi duyuluyordu. Çocuklar kadınlar, ağlıyorlardı. Haber geldi ki adımları getiren kamyonlardan biri Adıgen’de Koblian çayını geçerken köprüden aşağı devrilmiş, adamlar ölmüşler. Silahlı bir subay yırtık, delik deşik bir elbise giymiş 6 yaşındaki kız çocuğunun elinden tutarak vagon vagon gezdiriyor ve "Bu çocuk yetimdir, kimsesi yoktur, babası cephede ölmüş. Onuda kendinizle götürün sahip çıkın". Peki ama Rus devleti için canını veren bu çocuğun suçu neydi acaba.
Her vagonda 30-40 kişi vardı. Tuvaletsiz, susuz vagonlarda hayvan gibi0, götürülen bu adamların suçu neydi? Ölüleri defnetmek imkansızdı. Askerler her istasyonda vagonları açarak ölüleri teslim alıyorlardı. Sonra yola yine devam. Nerede cesetler, mezarları nerede? Şimdi bile kimse bilmiyor. Bütün bu faciayı düşünür iken nasıl kahrolmazsın.
Yukarıda adı geçen Nuru Feyzullayeva eşini savaşa yolcu ettikten sonra dört yavrusuna bakmak zorunda kalmıştı. Kısmet olmadı ama, Orta Asya’ya vardıklarında yalnız bir yavrusu kalmıştı. Fakat binlerce anneye bu da nasip olmamıştı. Bu kargo trenlerinde götürülen Türklerin 17 bini açlık soğuk ve hastalıktan öldü.
Ölmek vahim değil. Ahıska Türkleri ölümden daha daha vahim olanı görmüşlerdir. Edebiyat Hocası Prof. Dr. Şamil Kurbanov: Dünya edebiyatının seçkin örneklerinde nice feci sayfalar okumuşumdur. Ama o sürgünün şahidi olan bir Ahıskalmın söylediklerini hiçbir dev yazar hayal edemez" diyerek yazıyordu. "Beş hanenin eşyalarıyla beraber otuzu aşkın kişi bir vagonda gidiyorduk. Kapıyı günde bir defa açıyorlardı. Adete tekerlekler üzerinde bir mezarda bu vagonlar, idrar kesesi patlayarak ölen kadınlar vardı. Çünkü erkeklerin, çocukların gözleri önünde tuvalet yapamazlardı, çünkü tuvalet yoktu. Çünkü vagonun döşemesini delmek zorundaydılar. Bu ise firar etmek o kadar cezalandırılacak bir işti. Annem yemiyordu, su içmiyordu ki herkesin gözü önünde rezil olmasın. Kadınlar daire oluşturuyorlardı. Ve bu etten duvar arkasında su döküyorlardı. Erkeklerde öyle"
Evet onlar utanıyorlardı, ama onları bu rezalete düşürenler neden utanmıyorlar?
O vagonlardan nice facialar, tüy ürpertici vahşet yaşanmıştır. Normal koşullarda yeni bir gelin loğusa olduğunda erkekler, çocuklar loğusa yatağından uzak tutulur. Fakat vagonda bunu nasıl yapacaksın? Çocuklar sırt üstü yere yatırılmış ki doğumu görmesinler. Loğusanın çıplak sesleri duyulmasın diye erkekler yüksek sesle şarkı söyleyerek bağırıyorlar ve gözleri öfke ve kahırdan yaşla doluyormuş."
Son yıllara kadar kaç kişinin sürüldüğünü söylemek yasak edilmiş ise de 209 adet Müslüman köyünün Türk nüfusunun sürüldüğü bilinen tarihi bir gerçektir. Bununla beraber Fergane olaylarından sonra basında muhtelif rakamlar yer almışsa da uzun yıllar gizli kalan ve fakat 1990’da yayınlanan, dönemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği İçişleri yetkililerinden aldığı başka bir rapora dayandırmıştır..[4]
Laurantiy Beriya ait olan rapor belgesi şöyledir:
BELGE 2
28 Kasım 1944
Devlet Savunma Komitesi
Yoldaş İ.T.V. Stalin’e SSCB Halk Komiteleri Kurulu Başkanı
Yoldaş V. M. Molotav’a
Birlik Kominist (Bolşevik) Partisi
Merkez Komitesi Başkam
Yoldaş G. M: Malenkov’a
Devlet Savunma Komitesinin kararı uyarınca SSCB Halk İçişleri Komiserliği, Türklerin, Kürtlerin ve Hemşinlilerin Gürcistan SSC sınır bölgesinden tahliye etme işlemlerini tamamlamıştır.
Türkiye’nin sınıra yakın kısmındaki nüfusla akrabalık bağları bulunan söz konusu halkın önemli bir çoğunluğu kaçakçılık yapmakta olup, muhaceret eğilimi gösteriyor ve Türkiye istihbarat mercileri için casus angade etme ve çete grupları oluşturma kaynağı teşkil ediyordu.
Tahliye işlemlerine hazırlık önlemleri bu yılın 20 Eylül gününde 15 Kasım gününe kadar alınmıştı. Nitekim tahliyeye tabi tutulan kişilerin sınırı geçmesini önlemek için Türkiye ile devlet sınırımızın korunma ve gözetimi azami şekilde takviye edilerek kuvvetlendirilmişti. Adigen, Aspinza, Ahıska, Ahılkelek ve Boğdan ovka rayonlarında tahliye işlemleri 15-18 Kasım Acaristan Özerk Cumhuriyetinde ise 25-26 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilmiştir.
Toplam 91,095 kişi tahliye edilmiştir.
Tahliye edilenleri taşıyan katırlar hareket halinde olup Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’daki yani iskan yerlerine doğru yol almaktadır. Tahliye işlemleri düzenli ve olaysız bir şekilde tamamlanmıştır.
Adı geçen sınır rayonlarına Gürcistan’ın toprak sıkıntısı çekilen bölgelerinden 7 bin köylü hanesi iskan edilecektir.
Ayrıca SSCB Halk İçişleri Komiserliği Gürcistan SSC ile Türkiye sınırındaki bölgede hudut güvenliğini artırmak için özel önlemler almaktadır.
SSCB Halk İçişleri Komiseri LAVRANTİY BERİYA
Yukarıda metinlerini naklettiğimiz Türk nüfusunun Ahıska’dan sürülmesine ilişkin kararlar tam 47 yıl gizli tutulduğu için konuyla ilgili olarak araştırmacılar değişik yorum ve varsayımlar ortaya atmış, sürgünün siyasi ve hukuki nedenleri hakkında sadece tahmin yürütebilmişlerdir. Daha sonra 1991’de sürgün ile ilgili belgelerin yayımlanması ile mesele epey bir açıklığa kavuştu. SSCB Halk İçişleri Komiserliği Gürcü asıllı Lavrentiy Beriya, savaş nedeniyle yasama, icra ve yetkisine elinde toplamış olan Devlet Savunma Komitesi Başkanı İ.V. Stalin’e gönderdiği önemli niteliğindeki gizli mektupta sürgünü ortaya koymuştur.
Belgeler üzerinde değerlendirmelerde bulunan Orhan Uravelli’nin yaptığı ve benim de iştirak ettiğim tahlillerde, dikkati çeken başlıca hususlar şunlardır:
1) Türk nüfusunun sınır güvenliği için tehlike oluşturmasına dair iddia (eşkiyalık, muhaceret, kaçakçılık, casusluk vb.) sürgün için gerekçe olarak geçerli değildi; çünkü erkeklerin çoğu silah altında olup Almanya savaşındaydı. İhtiyar, çocuk ve kadınların tehlike oluşturacağı düşünülemez.
2) Belgeden görüldüğü gibi Ahıska Türkleri Türkiye Türkleri ile aynı millet olarak ele alınmış ve güvenilmez oldukları vurgulanmıştır. Oysa askere alınmış ve Almanya savaşına gönderilmişlerdir.
3) Sürgün kararlarında Gürcü liderlerinin (L.Beriya, İ. Stalin) Şovenliği dikkati çekmektedir.
Sürülen Türklerin yerine Gürcü köylülerinin iskan edilmesiyle, aslında Türklerin Ahıskaya dönüşü bugün bile imkansız görülmektedir.
4) Sürgün işlemi kararlar gösterildiği gibi normal bir tahliye olmayıp "Ceza" gibi uygulanmış, devlet kendi vatandaşlarına karşı suç işlemiştir. Hukuki ayrıntılar girmeden bile raporda yazıldığı gibi işlemini 3 gün içinde tamamladığı dikkate alınırsa toplu cezalandırma söz konusudur.
5) Karar tarihini dikkate alırsak o dönemin uluslararası şartlarıyla bağlantılarda ilginçtir.
A) Batı Avrupa’da Almanya’ya karşı ikinci cephe açılmıştır ve savaşın kaderi belirlenmiştir. Bu durumda zaferi kesinlik kazanan SSCB, Türkiye ile ilişkileri gözden geçirmeyi planlamaktadır.
B) İran (Güney Azerbaycan) bölgesindeki faaliyetleri ve az sonra "Tarihi Gürcü ve Ermeni topraklarının" iadesi talebiyle Sovyetlerin bölgesindeki yayılmacılık planlarını ortaya koymuştur. Bu koşullarda Ahıskalı Türkler söz konusu planlar açısından sakıncalı faktör olarak görülmüşlerdir.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 473242 ziyaretçikişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|