Kek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek TarifleriKek Tarifleri SANA SONSUZ SALAT - U SELAM, EY ALEMLERİN EFENDİSİ MUHAMMED ALEYHİSSELAM
   
  ARVASILER VE EHL-I BEYT
  FIKRA-TEBESSUM
 


                     Nasrettin Hoca
Ümmed-i Muhammed

Ali Mısır'da okuyan bir öğrenci. Sınavlar bitmiş ve yaz tatiline girecekler.. Babası Ali'ye telefon eder ve sınavların nasıl geçtiğini sorar. Ali de bilmediği halde "çok iyi geçti" der ve bunu üzerine babası onu İstanbul'a işlerinde yardım etmesi için çağırır. Ali gidecektir İstanbul'a ve arkadaşına son olarak şöyle der; "Ahmet sen notlarımı öğrenirsin ve beni ararsın. Eğer telefona babam çıkarsa Muhammed'in Ali'ye selamı var dersin; ben anlarım bir tane zayıfım olduğunu." Ahmet notları öğrenir ve arar. Telefona babası çıkar ve Ahmet şöyle der: - Amcacım Ali'ye söyle ona bütün Ümmed-i Muhammed'in selamı var... (aleyhissalatüvesselam)

 

EŞEK KAÇARDI

 

Bir gün Temel eşeğiyle köyüne dönerken, yolda gördüğü elma bahçesindeki elmalardan tatmak ister. Bahçeye girer ve eşeğinin üstünden kolayca eriştiği elmalarla bir güzel karnını doyurur. Tam ayrılacağı sırada bahçe sahibi ikisini de görür ve yakalar.. Önce bir güzel eşeği döver, ardından da Temel'i pataklar. Dayaktan sonra dayanamayan Temel sorar: - Tamam tövdün, anladık ta sana pirşey sormak isteyrum! - Sor bakalım. - Neden önce beni değul de eşeği dövdün? - Seni önce dövseydim eşek kaçardı da ondan!...

 Sakız çiğniyor

RİCA

Temel fırıncıdır

. Bir beyefendi geliyor:-"Bir ekmek rica edecektim."

 Temel cevaplıyor:-"Parasinu vereceğ misun daa?"

 Adam şaşırıyor:-"Elbette?"

-"Haçan madem ki parasinu vereceğsin, ne diye rica ediysun?"

 
Hareketli Komik Resimler,Hareketli, Komik, Resimler,

             FADİME TEMEL

 

Temel, arkadaşı Dursun'la konuşmakta karısı Fadime'den yakınmaktadır:

-"Sorma Tursun, Fadime'nin çok kötü bir huyu var daa.

Her gece 3'ten 4'ten önce uyumi.

" -"Neden ki daa? Peki o saate kadar ne yapayi?" -"Penum eve gelmemi bekliy."

 

 

RUSCA KURSU

Fadime Rusça kursuna gitmeye başlamış; nedenini sormuşlar:

-"Ha pir Rus evlatluk alduk, büyüyünce ne dediğinu anlamak için daa!"

 

ORMANIN GUZELLIGI

Temel ile Dursun bir gün ormanda yürüyorlarmış.

Bir ara Dursun, Temel'e seslenmiş:

Temel şu ormanın güzelliğine bak!

Temel sinirli: - Ağaçlardan bir şey gözükmüyor daa!

 

YANGIN – URGAN - TEMEL

Yangın çıkmıştır. Üst katta kalan adamı kurtarmanın olanağı yoktur, o sırada Temel olay yerine gelir, şöyle bir bakınır: "Uzun bir urgan ceturun baa", der, "Kurtaracağim oni..." Urgan gelir, Temel düğümleyip yukarıdaki adama atarken seslenir: "Beline sıkı sıkı bağlayasun bu urgani!" Adam ipi bağlar, Temel vargücüyle çeker. Adam düşer, oracıkta can verir. İnsanlar şokta: "Ne yaptın yahu sen?" derler, Temel cevaplar: "Bir kere adamun birinu pöyle iple kurtarmıştum. Amma damda miydu, kuyuda mu? İşte bunu akluma cetüremeydum."

 

            YASSI TAVUK

Karadeniz'e yolu düşen bir adam, arabasıyla yanlışlıkla bir tavuğu ezmiş. Sahibini bulur da parasını veririm en azından diye düşünerek, elindeki tavukla köy kahvesine girmiş, "Ağalar!" demiş, "bu tavuğun sahibini arıyorum. Bizimkiler, bir tavuğa bakmışlar, bir adama:-"Yanlış geldin hemşerim, bizim köyde yassı tavuk olmaz!"

 

TRAFİK KAZASI

Temel ile Dursun kaza yaparlar.

 Ancak olaya bakın ki arabalar sapasağlamdır,

fakat Temel ve Dursun'un ağzı burnu dağılmıştır.

 Olay yerine gelen polis ekibine, yaşça daha büyük olan

 Temel açıklama yapmaya başlar:

-"Memur Bey, kaza esnasinda hava sisli oldiğundan,

pencereden kafami çikarmiş öyle gideydum;

meğer arkadaş da ayni şekilde geleymuş."

Başçavuş Albayı tutuklayacakmış

Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.



TAM  DELI
Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için onu astım!"

Taksimetre

Temel bir yere gidecek taksi durdurur yola çıkarlar bir büyük yokuş aşağı inerlerken taksinin frenleri patlar, araba hızla aşağı inerken Temel feryadı basar:
-Ya durdur habu arabayi...
Taksici panikte
-Durduramuyorum...
Temel:
-Ya durdur deyirum sağa...
Taksici:
-Durmuyor ne yapacağım...
Temel’un tepesi atar
-Şoför bey, bari taksimetreyi durdur da bağa yazmasun...

  hareketli komik kedi            
Evlilik

Temel’in yaşı ilerlemesine rağmen bir türlü evlenemez... Durumu bütün arkadaşlarına yayar, evlenmek için kendisine yardımcı olmalarını, ellerinden ne gelirse yapmalarını ister...
Bir gün Dursun gelir:
-Ya Temel şansli adamsun, sağa bi kız buldum ama kusurlari var...
Temel sakin:
-Önemli değildur...
Dursun devam eder:
-Ya bir bacağı kısadur...
Temel:
-Önemli değildur...
-Ya unuttum gözleri de şaşidur...
Temel:
-Önemli değildur...
Dursun şaşkın:
-Ya o kadarlan değil, burni da uzun, üsteluk şişman...
Temel:
-Hiç önemli değil olabilur...
Dursun:
-Ya doğri mi deyisun, sence sakincasi yok midur?
Temel:
-Tabii sakincasi yoktur... Çünki ben oni almiyacağum...

  Nasreddin Hoca Ve Kara Kaçan               
Çorap

Temel’in ayakları çok acayip kokar. Bir gün Dursun’a.
-Dursun canum sıkılayi gel sinemaya gidelum...
Dursun:
-Ya kabul edeyrum ama bir şartla şimdi eve git

 ayaklaruni yika temiz çorap giy senun ayaklarun kokayi sinemada rezil olmiyalum...
Temel kabul eder eve gider gelir ve iki arkadaş sinemaya gider, oturur oturmaz herkes mendilini burnuna getirir bir koku bir koku sorma...
Dursun:
-Ya hani söz verdun... rezil olduk...
Temel:
-Dursun deduğuni yaptum... ama sen hiç bağa inanmayisun diye kirli çoraplari cebume koydum...

              Komşu

 Bizim Temel’in komşusu üst katta geç saatlere kadar çok gürültülü bir yemek partisi vermişti... Sabah apartman merdivenlerinde karşılaştılar... Temel komşusuna:
-Ya akşam o gürülti ne idi... Sabaha kadar uyuyamadum...
Komşu:
-Önemli değil atçılık kulübünden arkadaşlar gelmişti... deyince
Temel:
-Elbette eğlenmek hakkunuzdur ama merak ettum merdivenlerden nasi çıkardunuz?
Komşu şaşkın:
Kimi?
Temel:
-Kimi olacak atlari..

 

            Pil

Temel’e bir toplantıda biri sigara verir.
- Yak hemşerim...
Temel sigarayı alır, çakmak çıkarmak isterken biri:
- Burdan yak, der ve el fenerini uzatır.
Temel hemen sigarasını el fenerinin camına dayar, çekmeye başlar. Aradan yarım saat geçer, sigara yanmaz.
Yanındakiler:
- Hakikaten Karadenizlilerin kafası hiç çalışmıyor. Sen hiç el feneriyle sigara yandığını gördün mü?
Temel gülerek:
- Biliyorum elbette yanmaz...
Adamlar:
Öyleyse niye uğraşıyorsun?
Temel:
- Ha bu kendinu bilmezun pilinu biturmağa çalişiyurum...
 


İlân

Temel, gazeteye ilân vermeye giderken Dursun’la karşılaşır.
-Ula Temel bu telaşin nedur?
-Sorma Dursun, kazetelere ilân vereceğum, ‘Kaynanam kaypoldi, lütfen görenler görmemezliktan gelsun’ diye.
-’!.

 
Temel’in karnesi

 

Elinde karnesi olduğu halde babasının yanına sevinçle gelen Temel’e babası sorar:
- Notlarin nasul?
Temel:
- On aldum bubacuğum, on aldum...
Sevinçle karneyi eline alan baba, karneye bir göz atıp notların bir, iki olduğunu görünce, Öfkeyle karışık sorar:
- Hani ula nerede on?
Temel gayet sakin cevap verir:
- Toplarsan bubacuğum hepsi on edeyi.

      Eşeğin acelesi
Nasreddin Hoca, bir gün eşeğe binmiş yolda giderken, eşek birden koşmaya başlar.
Kontrolünden çıkan eşeği durdurmaya çalışsa da başarılı olamaz.
Eşeğin sırtında iken hocanın rüzgâr gibi geçtiğini görenler sorar:
- Hayırdır hocam, bu telaş da neyin nesi, ne tarafa böyle?
Hoca geride bıraktığı topluluğa eşeğin sırtından başını geri çevirerek söyle cevap verir:
- Merak edilecek bir şey yok. Eşeğin acele bir işi çıktı da, birlikte oraya gidiyoruz...
        Feminist
Feministler toplanıp bir karar almışlar. Demişler ki:
-Gidip kocamıza diyeceğiz ki,
-"Bundan sonra kendi bulaşığını, çamaşırını kendin yıkacaksın. Ben artik karışmayacağım."
Neyse orada Türk bir kadın da varmış tabii. Kararı sırtlamış memlekete dönmüş. Aradan 6 ay geçince yeni bir toplantı yapmışlar. Başkanları alınan en son kararın uygulama sonuçların sormuş.
Alman Kadın:

- Gider gitmez kararı hemen kocama bildirdim. Bundan sonra kendi bulaşığını kendin yıkayakcaksın. Ben hiç karışmayacağım dedim. Bir gün birşey göremedim. İkinci birşey göremedim. Üçüncü gün bir de baktim ki bulaşığı yıkamaya başlamış.
Fransız Kadın:
-Gider gitmez kararı hemen kocama bildirdim. Bundan sonra kendi bulaşığını kendin yıkayakcaksın. Ben hiç karışmayacağım dedim. Bir gün birşey göremedim. İkinci birşey göremedim. Üçüncü gün bir de baktim ki bulaşığı yıkamaya başlamış.
Sonra sıra bizim Türk kadına gelmiş:
- Aldığımız karar icabı gidip kocama bundan sonra bulaşığı benim yıkamayacağımı, o devrin bittiğini, bundan sonra kendisinin yıkaması gerektiğini söyledim. Bir gün birşey göremedim. İkinci bir şey göremedim. Üçüncü sol gözüm açılmaya başlayınca bir de baktım ki dağ gibi bulaşık beni bekliyor.

TEMEL’IN BABASI

Temel'in babası vefat eder... Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sorar:
Nasıl oldu?

 Temel: 30. kattan aşağıya düştü...
Adam: Vah vah desene çok feci ölmüş...
Temel: Yok yok öyle ölmedi... tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi...
Adam: Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman.
Temel: Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına...
Adam: Demek çatıya çarpıp öldü.
Temel: Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti...
Adam: Deme ya! Çarpıldı o zaman...
Temel: Yok canım teller yaylandı babamı
200 metre yukarı fırlattı.
Adam: 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık...
Temel: Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye...
Adam: Orda mı öldü?
Temel: Yooo... Ordanda yine kasaba...
En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu
: Yahu nasıl öldü bu adam?
Temel: "Baktık durmuyo... Vurduk!"

 

 


OF KI NE OFFF

Anne, babam bana ''Tepemin tasını attırma!'' dedi. İnsanların tepesinin tası mı var?
-Öf, lütfen git başımdan! Sular kesik zaten...
-Suları bıçaklamı kesiyorlar?
-
Hayır... Lafın gelişi, öyle denir...
-Laf bir yerlerden mi geliyor?
-Kafa ütüledin ama...
-İnsanların kafaları tıpkı pantolonlar, gömlekler gibi ütülenebilir mi ?
-Aaa! Komşular yetişin! Bu cocuk beni Bakırköy'e gönderecek!
-Bakırköy, gercekten bakırdan mı?
-Peki, peki... Bak şimdi sana anlatmaya çalışayım: Kullandığımız kelimelerin... yani... şey... Yani, her kelimenin anlamını araştırmamız gerekmez... Yani dilin yapısı öyle...
-Anne dilini cıkarırmısın?
-Nedenmiş o ?
-''Dilin yapısı öyle.'' demedin mi ? Görmek istiyorum, neden yapılmış dil ?

CIN ZENCI YINE CIN

10 tane zenci bir geziye çıkmışlar. Gezerlerken sihirli bir lamba bulmuşlar. Ellerine aldıklarında parlatalım derken içinden kocamaaaaan bi cin çıkmış. Cin hepsine teker teker soruyormuş, 1 dilek hakkınız var, diyeyin hemen yerine getireyim demiş. Birinci zenciye sormuş, o da beni beyaz insan yap demiş, cin hemen zenciyi beyaz ve yakışıklı bir insana çevirmiş. Bu arada onuncu zenci gülmeye başlamış. Diğerleri bir anlam verememiş tabii buna. 2. zenciye sormuş cin, o da beyaz ve yakışıklı bir beyaz olmak istiyorum demiş ve cin hemen o zencinin de dileğini yerine getirmiş ve 2. zenci de çok yakışıklı bir beyaz insan olmuş. 10. zenci daha da çok gülmeye başlamış. 3.,4.,5., derken hepsi teker teker beyaz ve yakışıklı birer insan haline gelmişler. bu arada 10. zenci gülmekten ölecek kadar çok gülüyormuş. sıra 10. zenciye gelmiş ve cin sormuş, dileğin nedir? 10. zenci cevap vermiş, HEPSİNİ ZENCİ YAP!

  

ANADOL FERRARI VE OTEKI

Temel bi gun otobanda, Anadol marka arabasiyla gidiyormus. Aksilik bu ya; arabanin arizalanacagi tutmus. Ne yapsin ? Caresizce cekmis emniyet seridine ve beklemeye baslamis. Epey bi sure bekledikten sonra gurultuyle, bir arabanin hemen yaninda durdugunu gormus. Son model bir FERRARI ve icinde grand tuvalet, kara gunes gozluklu,saclari joleli,trasli ve kisacasi varlikli ve cok zengin oldugu her halinden belli olan bir adam hafifce egilerek seslenmis;
- Hemserim ! istersen otobanin sonuna kadar seni yedege alip cekiim.!
Temel caresiz, elbette kabul etmis. Baglantilari yapmislar ve son kontrolleri de yaptiktan sonra zengin surucu;
-Arkadas bak, ben de hiz hastaligi vardir, eger dalginlikla hizimi arttirirsam sen arkadan selektor yaparsin ben de yavaslarim olur mu? demis. Temel buna anlam verememis ama yinede Peki ! demis.
Nihayet yola koyulmuslar. Onde FERRARI ve arkasinda ANADOL bir sure sakince yol almislar. Ama bir sure sonra da Temel adamin neden bahsettigini anlamis.
60 km/h.....80km/h.....120km/h.....150km/h derken Temel bakmis olacak gibi degil. Direksiyon zangirdamaya motordan boguk sesler gelmeye baslayinca hemen hatirlamis ve ondeki surucuye selektor yapmaya baslamis. Selektoru farkeden surucu de durumu anlayip yavaslamis. 150km/h....120km/h.....60km/h. Ancak gel zaman git zaman bi sure sonra ondeki surucu yine kendini kaptirip hizlnmaya baslayinca Temel bu sefer atik davranmis ve malum. Bu olay birkac defa daha tekerrur etmis. Uzun bir sure sakince yol almislar. Ta ki buyuk bir gurultuyle Temelin yanindan gecip ondeki FERRARI`nin yanina yanasan son model LAMBORGINI`nin soforu FERRARI`nin soforune kapkara gozluklerinin uzerinden bakip;
-Kapisalim mi Moruk!
140 km ilerideki benzinciye son varan ilk gelenin deposunu doldursun. Ne dersin ?
FERRARI`nin surucusu;
-Pekala, paralari hazirla. Cunki kaybeden sen olacaksin....demis ve baslamislar yarisa ;
80 km/h.... 120km/h..... 200km/h.... 280km/h....
Tam bu sirada helikopter ile otobanin uzerinde trafik denetleme devriyesi gorevini yapmakta olan Dursun durumu farkeder ve eline telsizi alarak su mesaji gecer...
-
Alo...Alo.. Breykk...Ucan Hamsi`den tum ekiplere...
Su anda otoyolun 85. mevkiinde seyir halinde olan uc araba otoban emniyetini bozacak sekilde asiri hiz yapii...
Arabalari tanimliyorum...
FERRARI-LAMBORGINI-
ANADOL....
FERRARI ile LAMBORGINI kapışii, Arkadan ANADOL gecmek icin yol istii.

 

 


 
  Bugün 460316 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol